7 Kasım 2011 Pazartesi

Bir Kişisel Reklam Aracı ve Kapitalizmin İcadı: Facebook

Günümüzde bir çok ortamda Facebook hakkında muhtelif yorum ve yazılar bulmak oldukça mümkün. Bu tür yorum ve yazıların bir kısmı Facebook’u yere göğe sığdıramazken bir kısmı da yerin dibine sokuyor. Aslında hangi bakış açısına sahip olunduğu da bu tür yazıların safını belirliyor. Benim bu yazıda belirtmek istediğim hususlar ise daha çok Facebook’un ne şekilde kullanıldığı ile ilgili olacaktır.
Bilinebileceği üzere Facebook bir sosyal paylaşım platformu. İnsanların profilleri mevcut ve bu profillerde insanlar kendileri hakkında kişisel bilgilerini ve fotoğraflarını hatta videolarını paylaşabiliyorlar. Son dönemde popüler olan bir uygulama ise ¨şu anda şuradayım¨ olarak adlandırılabilecek bir uygulama. Hatta bu uygulamayı ¨şu anda şu kişiyle şuradayım¨ olarak da kullanmak mümkün.
Başlıktan da anlaşıldığı üzere Facebook’un kişisel bir reklam aracı olduğunu düşünmekteyim. Hem de bu reklam aracı ücretsiz, hızla yenilenebilen en güncel reklam aracıdır. Nasıl mı? Artık Facebook kullanıcılarının bir kısmı sosyal paylaşımda! sınır tanımıyorlar. Kimileri mobil cihazlarında yer alan Facebook uygulaması ile anlık çektiği fotoğrafı paylaşırken kimileri de anbean kiminle nerede ne yaptıklarını paylaşıyor. Dolayısıyla her an her şeyin reklamı yapılabiliyor. Tatil mekanlarından tutun da ünlü bir restoranda yenen bir yemeğin reklamı anında ekranınızda belirebiliyor. İnsanlar bu işi o kadar profesyonelce yapabiliyor ki sanki bu kişilerin bir reklam ajansında çalıştığını düşünmek bir süre hiç de abes görünmüyor. Bir an için toplumsal ve kültürel değer yargılarımıza ne olduğunu düşünmeden edemiyorum. Eskiden komşusu açken uyuyamayan insanlar şimdilerde yediklerinin resimlerini anlık olarak Facebook’ta paylaşıyor. Gittikleri mekanların reklamını yapıyor. Tatil fotoğraflarını son sürat ekliyor. Peki bunlar neye yol açıyor: gizli kişisel bir rekabete. Bunları görenler daha iyi yere gitmek, en güzel yemeği yemek, en ihtişamlı yerlerde tatil yapmak için ölesiye yarış yapıyor. Şimdi şu soruyu sormak isterim: Bundan daha iyi reklam olur mu? Sanırım bu tür sosyal medya uygulamaları kapitalizmin en etkin aracı. Herkes her şeyin reklamını yapma fırsatına sahip.  Ayrıca bu reklamlar o kadar hızlı bir şekilde genel kitlelere yayılabiliyor ki bunu başka bir şekilde yapmak mümkün görünmüyor. Tabi ki sosyal medyanın faydaları da var ancak nedense son zamanlarda yukarıda belirttiğim nedenler dolayısıyla toplumsal ve kültürel değer yargılarımızın aşındığını hissediyorum. Bu tür sosyal medya uygulamaları var olduğu sürece kapitalizmin açmazı olan talep yetersizliğinin yaşanmayacağını düşünüyorum. Say yasasının belirttiği gibi ¨her arz kendi talebini yaratır¨ yeter ki reklamı olsun.

3 yorum:

  1. Sevgili Tolga,

    Öncelikle doğru açı hayırlı olsun :)

    Kapitalist düzenin en önemli özelliği sadece üretimi değil, insana dair her şeyi (insan-aile ilişkileri, bilim, estetik anlayış, eğlence anlayışı, vs.) maddeleştirmesi değil mi zaten? Bir de tüm bunları modernlik başlığı altında yutturması var tabii. Facebook kullanıcısı olmasam ve o dünyanın özelliklerini iyi bilmesem de iletişim, elde etme ve sonunda tüketim, kolay ve hızlı çekim olunca, tatminsizlik, mutsuzluk ve huzursuzluğun sonunun gelmemesi doğal karşılanabilir. Sonrası ise kalabalıktaki yalnızlık; bunu örttüğünü sanmanın yolu ise yazında bahsettiğin, kişisel reklam aracılığıyla sosyallik mesajları olsa gerek.

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Zeynep,

    Değerli yorumun için çok teşekkür ederim. "Kalabalıktaki yalnızlık" nitelendirmen gerçekten çok güzel olmuş. İnsanlar kalabalıkta yalnızlar ve ne yazık ki bunun farkında değiller. Facebook sayesinde bu gerçeğin arkasına saklanıyorlar sadece. Aslında sosyallik kendi içinde aynı fiziki mekanda bulunmayı ve fiziki iletişimi içeriyor. Dolayısıyla asla elektronik sosyal ağların "sosyalliğin" yerini alacağını hiç düşünmüyorum.

    YanıtlaSil
  3. reklamın iyisi kötüsü olmaz!

    YanıtlaSil